Ana içeriğe atla

Umut seçmenden bir "sol" kroşe mi?

Kurultaylar CHP’de genel başkanı değiştiriyor. Ama CHP’yi değiştiremiyor. CHP’de seçimlere ilişkin umut dalgası yaratıyor. Fakat millette CHP’nin iktidarına ilişkin bir umut yaratmıyor.

Çünkü kurultayların oluş gerekçesi de oluş biçimi de sonuçları da bugüne kadar hiç değişmedi. Yeni liderle umut olmaya çalışan CHP, halkın önüne kurultay tartışmaları sürecinde umut vadedebileceği ne varsa onları tüketerek gidiyor.

Görünen o ki Kurultay için imza toplamaya çalışanlar gereken sayıyı aştıklarını, genel merkez caydırmaya çalıştığı delegelerle bu imzanın toplanamadığını iddia edecek. Kayıkçı kavgası havasına bürünen delege sayısı kavgası zaten özellikle seçim gecesi suskunluğu ve sandık tutanakları skandallarıyla bunalan seçmeni CHP’den iyice soğutacak.

Muharrem İnce CHP cenahında gerçekten ciddi bir umut yarattı. İttifak/HDP oylarıyla birlikte %30 psikolojik barajını kıl payı da olsa geçebildiğini gördük. Hoş İnce %35’i hedeflediğini söylese de herkes gözünü bu %30’a dikmişti.

Bu umut İnce’nin Cumhurbaşkanlığı adaylığı kampanya süresince yarattığı, ancak seçim gecesi halkın iradesine sahip çıktığını göstermeyerek adeta gömdüğü bir umut. Şimdi cenazeye yeniden hayat vermeye, yaptığı kendince “küçük” hatanın büyük maliyetini gidermeye çabalıyor.

Rüzgarı yine estirebilirse elbette olur. Büyük hatalar hanesine yazılır. Tekrarlarsa “zaten” diye başlayan cümleler edilir. Etmezse ders almış, hatalarından ders çıkaran başarılı bir lidere dönüşür. Bu başarılı, kitlelerde karşılığı olan lider/aday yokluğunda öyle kolayca harcanacak biri değil Muharrem İnce, yani kendisine rağmen.

Peki gerçekleşirse bu Kurultay ne getirecek?

Çoğu insanın gözünde sadece İnce’ye genel başkanlık…

CHP bu kurultayda ne konuşacaktır?


Değişen rejimi mi, her seçimde başarısız olan genel başkan ve örgütünü mü, yerel seçimde hep aynı yerlerde “başarılı” olmuş belediyeciliğini mi, seçmene iktidar karşısında “alternatif” olarak görünmenin yollarını, stratejilerini mi, yeni rejimde önündeki anti demokratik engelleri nasıl aşacağını mı? Gerçekten bunları konuşabilecek, yerel seçimlere daha güçlü gidebilecek mi?

Bütün mesele, kazanılan belediyeleri yeniden kazanmak, 5 yıllık başkan ve belediye meclis üyeliklerini paylaşmak, rantı “yandaşlara” paylaştırmak, bir klikten diğer kliğe kaynak transferiyse, Genel Merkez gücünü elinde tutanlardan “intikam”, parti-içi hesaplaşmaysa bütün dert, bu Kurultay ve “değişim” yine hiçbir şeyin değişmemesi demek olacaktır. İzmir, Beşiktaş, Şişli, Kadıköy, Çankaya vd. ise bütün mesele, bu durumda yine geçmiş olsun.

CHP’nin derdini, hatta bu derdin çözümünü herkes biliyor: Önümüzdeki bir seçim için değil, Türkiye’nin geleceği için örgütlenmek… İnsanların gerçekten “iki dudak” arasına sıkışmadıkları, “siyaset” yapabilecekleri umudunu veren,  örnek demokratik bir partiye dönüşmek… Bir sosyal demokrat parti olmak…

Peki bunları kim yapacak? Ve artık değişen, işlevini yitiren bir TBMM ve belki bambaşka dönüşümlere gebe yerel yönetimlerle nasıl yapacak?

İşte şimdi gerçek liderlik CHP’de bunun için gerekiyor.

Artık “alternatif olarak algılanmaya” yetmediği anlaşılmıştır diye herkes umut ediyor: Siyaset mühendisliği çabaları da CHP’ye hayat veremiyor. Merkez sağa açılım, bir tutam Kürt oyu, iki kaşık Ulusalcı gönlünü alma, 3 gram İslamcı oyu taktikleriyle, değeri kendinden menkul isimlere partide rol vermekle sihirli bir formül yaratılamıyor. 
  
Toplumun en az %50’si hiç de demokratik koşullarda gerçekleşmeyen, sandıkta oyuna yeterince sahip çıkılmayan bir durumda bile iradesini çekinmeden ortaya koydu.  Aynı iradeyi yerel seçimde tekrar koyup koymayacağı artık temel bir liderlik sorununun çok ötesindedir. Bu irade “rejim değişmesin” diye ortaya konulmuş bir iradeydi. Artık başarılı olunamadı ve adına Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi dediğimiz bir tek adam rejimine geçtik. 

Artık sorun, bu rejim içinde gerçekleşecek ve nasıl gerçekleşeceğini bilmediğimiz, koşulları, hukuku, kurumları ile bambaşka bir yerel seçim atmosferi, adaylaşma süreçleri ve demokratik mücadele yöntemleridir.

Moral ve motivasyon bekleyen milyonlarca seçmene, topluma, can suyu niteliği taşıyan dokunuşlar, politik alternatifler sunma geliştirme dönemidir artık. İnsanlara günlük hayatlarının içinde “iktidar”la yüzleşmelerinde cesaretle onların yüzü olabileceğini gösterebilmektir. Çare dayanışmada, her şeye rağmen diyebilme enerjisinde bir STK’da, bir sendikada veya bir partide de olsa yalnızlıklar değil, birliktelikler üretebilme, “duygusal bağ” kurabilme yeteneğindedir. Öyledir de ne kadar öyledir, Türkiye’nin nerelerinde, her yerinde, herkes için mi?

İşte şimdi gerçek liderlik CHP’de bunun için de gerekiyor.

Böylesine toplumun öncülük beklediği bir ortamda gerçek bir siyasal irade göstererek, güven veren yeni bir kadro, program, her anlamda yeni stratejileri, değişimi tartışmaktan çok, kişisel ikbale odaklanmış bir liderlik fotoğrafı, sadece hayal kırıklığı değil ciddi bir çözülmenin de ateşleyicisi olacak.

Bir biçimde hala ve çaresizce büyük bir seçmen kitlesi için sığınacağı bir liman olarak görülüyor CHP. CHP’de bu kitleleri kendine mahkum seçmenler olarak görmeye devam ediyor.

“Kim gelecek kim gidecek”e indirgenmiş siyaset, koltukları kapma yarışı görüntüsüyle herkesin yıllardır aşina olduğu, bıktığı bu çekişmeler böyle giderse, sadece 8-9 ay sonra seçmen sandıkta CHP’ye umulmadık bir sol kroşe indirecek görünüyor. Hem de en ummadığı, çantada keklik gördüğü yerlerde.  Belki de umut herkes için sıkı bir “sol” kroşede, CHP için de.

O. Suat Özçelebi
Siyasal İletişim Danışmanı
@suatozcelebi

Sadece kaynak belirtilmek suretiyle yayımlanabilir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Duygusal Bağ, 24 Haziran ve Muharrem İnce*

24 Haziran gecesi Türkiye’de seçmenin hiç yaşamadığı bir geceydi. Yüksek beklentiler, büyük hayal kırıklıkları, ortada bırakılmışlık, terkedilmişlik duyguları içinde özellikle CHP seçmeni sabahı çok güç etti. İnsanlar seçimde, sandık başlarında gösterdikleri çaba, efor nedeniyle değil aslında yenilgi nedeniyle de değil, karşılarında gerçek bir muhatap bulamadıkları, “gönül köprüsü” kurdukları İnce’yi göremedikleri için yıkıldı. Sonuçlarla ilgili bir yığın iddia ve kaygının oluştuğu , üstelik parti tarafından da Anadolu Ajansı’nın verilerini ciddiye almayın dendiği bir ortamda Yüksek Seçim Kurulu (YSK) önünde beklenen adayın, bir otel odasında kendi seçmenleri arasında oluşan büyük hayal kırıklığından uzak öğle saatlerinde yapacağı açıklamaya odaklanması “gönül köprüsü”ne çok büyük zarar verdi. Ve derin sessizlik partinin genel başkanı ve tüm yetkilileriyle sabaha kadar hala anlaşılamamış bir biçimde sürdü. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan karşısında büyük umut yaratan, ger...